GDO Nedir

 GDO Nedir

GDO Nedir?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara kısaca GDO adı veriliyor.

Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen önce bulunduğu canlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor. Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.

Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler; canlı sağlığı, biyolojik çeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması, ekonomik bağımlılık, canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli tehdit ve riskler taşımaktadır.

GDO’lar neden zararlı?

Alerjik reaksiyona neden oluyor.

• Antibiyotik direncini zayıflatıyor.

Toksik etki yaratıyor.

• Normal ve organik tarımı tehdit ediyor.

• GDO'lu tarım yapılan alanlardaki haşereleri yiyen kuşların türü tükeniyor. Canlı türleri açısından tehdit oluşturuyor.

• Bioçeşitliliği yok ediyor.

GDO’dan Kaçış Yok: Endüstriyel tavukların bütünü GDO’lu yemle besleniyor. Genetiği değiştirilmiş organizmalar son 15 yılda giderek yaygın endüstriyel uygulama alanı buluyorlar. Biyoteknolojinin yardımıyla geliştirilen bu ucube canlılar her ne kadar dünyada açlığa çare olacak diye geliştirildilerse de, gerçeğin bununla bir alakası yok. Amaç daha karlı, üstelik patent korumasında endüstriyel tarım ürünleri geliştirmek. GDO’lu ürünlerle beslenen hayvanlar ve o hayvanlardan yiyecek olarak fayda sağlayan bizler. Bu tehlikeli bir döngüye işaret. Soya ve mısır hayvan yemi olarak geniş kullanım alanına sahip. Ülkemize ithalatı da Biyogüvenlik Kurulu’nun raporlarına dayanılarak serbest bırakıldı. Tavuk yemlerinin yüzde 98’inde GDO soya kullanılıyor. Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selim ÇETİNER, GDO taraftarı grupta yer almasına rağmen “Biyogüvenlik Kurulu’nun GDO onaylarına katılmam mümkün dedi ve bir öğrencisine yaptırdığı tez çalışması sonucunda şu açıklamayı yaptı “Türkiye’nin dört bir köşesinden toplayarak test ettiğimiz 51 yem örneğinin 50 tanesinde GDO içeriği tespit ettik. Kaçınılmaz olarak, çok ufak aile işletmeleri hariç hemen hemen tüm hayvancılık işletmeleri, AB ülkelerinin tamamında olduğu gibi Türkiye’de de GDO’lardan üretilen yemlerle beslenmektedir.” bu durumu açıkça ortaya koydu ki, endüstriyel olarak üretilmiş gıdalarda GDO dan kaçış yok.

GDO Yemi Hayvana Nasil Etki Eder?: GDO, yemler yoluyla hayvan dokusuna geçer ve bilimsel araştırmaların da gösterdiği şekilde hayvan bundan zarar görür. İtalya’daki Cattolica S. Cuore Üniversitesi’nde yapılan araştırmada GDO’lu yemle beslenen hayvanların kanında, karaciğerinde, dalağında ve böbreğinde GDO’lu DNA’lar tespit edildi. (1)

GDO ve Kanser İlişkisi: Sekiz bilim insanı 2 yıl boyunca aynı gıdanın GDO’lu ve GDO’suz haliyle beslenen farelerin sağlığını inceledi. GDO’lu gıda ile beslenen dişi ve erkek farelerin farklı kanserli tümörler geliştirdikleri saptandı. (2) Kısaca özetlemek gerekirse, GDO’nun sağlık üzerindeki etkileri hakkında uzman moleküler biyolog Profesör Gilles-Eric Seralini başkanlığında bir ekip, 24 ay boyunca NK603 genetiği değiştirilmiş (GD) mısırı fareler üzerinde etkilerini incelediler.

NK603, herbisitlere dayanıklı gen içeren ve tarlada üzerine Roundup herbisiti uygulanarak yetiştirilen bir GD mısır çeşidi.

Bugün Türkiye’de 16 GD mısır ve 3 GD soya olmak üzere, toplam 19 GDO’nun hayvan yemi amaçlı ithalatına ve kullanımına izin verilmekte. Şu anda Türkiye’ye giren ve hayvan yemi olarak kullanılan toplam 16 GD mısır’ın 6’sı bu araştırmanın konusu olan NK603 ve türevleridir. (3)

Çalışmadaki Denek Farelerde Tümör Oluşumları

GDO’lu gıda ile beslenen dişilerde en az 2, en çok 3 kat daha fazla sayıda ölüm gerçekleşiyor. Dişilerde en çok ölüm meme kanserinden gerçekleşiyor. Erkek farelerde ise karaciğer kanseri 2.5–5.0 kat arası artıyor. Her iki cinste en çok görülen anomali böbrekte yaşanıyor. Rahatsızlıkların % 76’sı böbrek tümörü merkezli.

Endüstriyel Üretimde Tek Sorun GDO mu?: Hayır. Endüstriyel yemlere GDO’lar hariç hayvansal atıklarda karıştırılıyor. Kesimhanelerde veya et işleme tesislerinde elde edilen tüm hayvansal kalınıtlar (insan yiyeceği olarak kullanılmaya uygun olmayan etler, kan, kemikler, kadavralar) çeşitli yöntemlerle rendering tesislerinde işlenip kurutulduktan sonra öğütülerek et unu haline getiriliyor ve yemlere karıştırıyor. İşin daha dehşet verici boyutu ise bunun kanunen yasal olması (4). Şimdi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca yeme katılmasına müsade edilen (5) şeylerin bir kaçına bakalım;

Gübre, idrar, sindirim sistemi (mide, barsak) içerigi.

Deri ve deri artiklari ile boynuzlar

Tohumluk olarak kullanilmak üzere ilaçlanmis tohumlar

Odun, talas ve diger odun artiklari

Her türlü kentsel veya endüstriyel atık sulardan elde edilen atıklar

Ev atıklari gibi kentsel atıklar

Restorant, yemekhane atıkları

Toz, aspirasyon kalıntıları ve sürpüntüler

Bu kadar atığın bir araya geldiği bir yemle beslenen hayvan sizce ne kadar sağlıklı olabilir.

Bir Diğer Sorun Antibiyotikler: Tavuklar yediği besinlerin sindirimini bağırsaklarındaki “mikrobiota” adlı bakteriler sayesinde yaparlar. Bağırsaklar daki bakterilerin azaltılması, tavuğun et yapma hızını artırmaktadır. Bağırsaklar ne kadar kısa ve ne kadar az bakteri olursa yemden elde edilen enerjiden o kadar fazla tasarruf edilmiş olur. İşte buna  "antibiyotikle besleme" denir. 50 yıldan uzun zamandır broiler tavuk üreticiliğinde kullanılan bu sistemde amaç hayvanı korumak değil, aksine antibiyotik ile barsaktaki bakterileri baskılamaktır (6). Arsenik’in bir bileşiği olan roksarson, basitrasin, virginiamisin, linkomisin, avilamisin gibi çok antibiyotik bu amaçla kullanılmaktadır.

Antibiyotikler bakterileri baskılamakta kalmıyor, bağırsak ağırlığını, uzunluğunu azaltıyor, bağırsaktan emilimi sağlayan "villus" adı verilen parmaksı çıkıntıların boylarını kısaltıp, sayısını ve beraberinde bağırsak geçirgenliğini artırıyor. Hayvanın bağırsakları kısalıyor, çeperi ve bileşenleri inceliyor (7).

Antibiyotik kullanımındaki diğer bir amaç ise pişirme süresinin kısalması. Buda hayvanın pişmeye dirençli olan ve jöleyi oluşturan kollajen molekülünün yapımını bozarak sağlanır. Çünkü etin pişme süresini kollajenin çözünmesi belirler. Kollajen tendonlarda yoğun olarak bulunur ve çözülerek pişme suyuna geçişi çok yavaştır. Antibiyotikler bu dokuları baskılar ve zayıflatır. Dolayısıyla endüstriyel üretim yapanların “Kesimden bir hafta once antibiyotiği kesiyoruz” demesinin bir anlamı kalmamaktadır. Çünkü halihazırda market piliçleri kısa sürede pişmekte ve sularında jöle oluşmamaktadır. Buda hayvanlarda antibiyotik etkisinin sürdüğünün bir kanıtıdır.

Peki biz bu durumda ne yapıyoruz?

Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu olumsuz etkilere karşı aslında olması gerekenden başka bir şey yapmıyoruz. Üretim prensiplerimiz ninelerimizin, dedelerimizinki ile aynı. Sarıaydın Çiftliği'nde, Özgür Tavuklarımızı yetiştirirken doğal olmayan hiç bir madde ve teknik kullanmıyoruz. Her iş eski geleneksel yöntemlerle yürüyor.

Çiftliğimizdeki tavukları yerel üreticilerden topladığımız GDO'suz buğday ve mısır ile besliyoruz.

Endüstriyel yem, doping, vitamin gibi kısa sürede gelişim sağlayıcı hiç bir ürün asla kullanmıyoruz.

Kazan bölgesindeki üreticilerimize özellikle zirai ilaç ve hibrit tohum kullandırmadan kendimize özel üretim yaptrıyoruz.

Tohumlarımız geleneksel yöntemlerle bir sonraki yıla aktarılıyor.

Hasat zamanı yıllık buğday ve mısır ihtiyacınımızı stoklayarak yıl boyu bu ürünleri hayvanlarımıza yediriyoruz.

Bu besinler haricinde yayılma alanlarında buldukları yonca, ot, solucan, sinek ve çeşitli böcekler gibi tavukların doğal beslenme alışkanlıklarında yer alan unsurlar tavuklarımızın mönüsünü oluşturuyor.

Kaynkalar:

(1) Mazza R, Soave M, Morlacchini M, Piva G, Marocco A. Assessing the transfer of genetically modified DNA from feed to animal tissues. Transgenic Res. 2005 Oct;14(5):775-84.
(2) Séralini GE, Clair E, Mesnage R, Gress S, Defarge N, Malatesta M, Hennequin D, de Vendômois JS. Long term toxicity of a Roundup herbicide and a Roundup-tolerant genetically modified maize. Food Chem Toxicol. 2012 Nov;50(11):4221-31.
(3) Biyogüvenlik Kurulu Kararları
(4) 1734 SAYILI YEM KANUNU
(5) T.C. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2005/24 No’lu Karma Yemlere Katılması ve Hayvanlara Yedirilmesi Yasak Olan Maddeler Hakkında Tebliğ
(6) Chapman HD, Johnson ZB. Use of antibiotics and roxarsone in Broiler chickens in the USA: Analysis fort he years 1995-to 2000. Poultry Science 2002; 81: 356-364.
(7) Miles RD, Butcher GD, Henry PR ve ark. Effects of antibiotic promoters on Broiler performance, intestinal grıowth parameters, and quantitative morphology. Poultry Science 2006; 85: 476-485.